• Mezheplertarihi.com
    • Hoşgeldiniz
Üyelik Girişi

     

 

 Alevilik-Bektaşilik Yazıları
Prof.Dr.Sönmez KUTLU,  Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2006

     

Çağdaş İslam Akımları ve Sorunları
Prof.Dr. Sönmez Kutlu
Fecr Yayınevi
ANKARA 2008

 



Şii Fırkalar

Nevbahti-Kummi Çev.Hasan Onat -Sabri Hizmetli -Sönmez Kutlu-Ramazan Şimşek

Ankara Okulu Yayınları

Ankara 2005

         

PROF.DR. SÖNMEZ KUTLU

ANKARA Ü. İLAHİYAT FAKÜLTESİ

www.sonmezkutlu.com

   İNSAN HAKLARI VE İSLAM

     Kur'an'ı Kerim, baştan sona okunduğu zaman onun insan haklarına ne kadar önem verdiği açıkca görülecektir. Böyle bir kitabın gönderilmesinin temel amacı, sadece sağlıklı, kişilikli, inançlı, kendisine ve insanlığa faydalı üretken insanlar yetiştirmektir. Aynı zamanda  adalet, eşitlik ve kardeşlik esasına dayalı faziletli bir toplum yaratmaktır.

 Kur'an'ı Kerim, baştan sona okunduğu zaman onun insan haklarına ne kadar önem verdiği açıkca görülecektir. Böyle bir kitabın gönderilmesinin temel amacı, sadece sağlıklı, kişilikli, inançlı, kendisine ve insanlığa faydalı üretken insanlar yetiştirmektir. Aynı zamanda  adalet, eşitlik ve kardeşlik esasına dayalı faziletli bir toplum yaratmaktır. Böyle bir toplumun oluşmasında, insanlar için hangi hak ve özgürlükler gerekiyorsa bunların, hemen hemen tamamını içermektedir.

a) İnanç ve Düşünce Özgürlüğü

Bütün insanlar inanmak veya inanmamakta veya her hangi bir dini benimsemekte serbest bırakılmıştır.   Bir kimseye her hangi bir dinin zorla benimsetilmesine veya dini dolayısıyla insanların küçük düşürülmesine şiddetle karşı çıkılmıştır. Bundan dolayı inancın geçerliliği için, bir dinin özgür iradeyle, can-ı gönülden benimsenmesi şart koşulmuştur. Kur'an'ın  temel felsefesi, insanları akıllarını kullanmaya, varlıklar üzerinde, olaylar üzerinde düşünmeye sevkedip doğruya ulaştırmaktır. Bu sebeple aklı, tefekkürü, bunları kullananları öven yüzlerce ayet vardır. Bütün bu ayetlerde insaları  doğruya ulaştırmak için kendine has pek çok akli metodlar önerir. 

b) Yaşama Hakkı

Bu hak, hayatın dokunulmazlığını, bedenin bütünlüğünü koruma ve sağlık hakkını içermektedir. Başta insan olmak üzere bütün canlıların yaşama hakları teminat altına alınmıştır. Savaş hukukunun cari olduğu zamanda savunma amacıyla öldürme hariç bir canlının haksız ve sebepsiz yere asla öldürülmemesini istemiştir. Hatta bir canlının öldürülmesini bütün canlıların öldürülmesi; bir canlının hayatta kalmasını sağlamayı bütün canlıların hayatta kalmasını sağlamak olarak kabul etmiştir. Bu sebeple insanın haksız olarak öldürülmesine veya insan bedeninin bütünlüğünü ihlal eden her türlü suça oldukça ağır cezalar takdir etmiştir. Hiç bir şahsın kendi hayatına son verme hakkı olmadığı gibi, hayatını korumasından ve devam ettirmesinden sorumludur. (Hüseyin Tekin, İslam'da Şahsiyet Hakları, Ankara 1996, 78).

İslam’da  insan bedenine veya hayatına zarar veren her şey yasaklanmış, fakat insanın hayatı tehlikeyle karşı karşıya kaldığında onun hayatta kalması için normal durumlarda haram kılınan şeyler helal kılınmıştır. Mesela içki ve domuz eti haramdır. Ancak susuzluktan veya açlıktan ölmeyle karşı karşıya bulunan bir insan için bunlar haram olmaktan çıkar, hayatta kalabilecek kadar yemesi gerekir. Ayrıca bir insanın, intihar yoluyla veya rızasıyla doktor veya başkaları tarafından öldürülmesi büyük bir suç olarak görülmüştür. İnsanın bedenindeki organlar ona Allah'ın bir emaneti olarak verilmiştir, bundan dolayı korunmaları gerekir. Hiç bir şekilde bir başkasına para karşılığı satılamaz. Ancak kendi hayatını tehlikeye sokmayacaksa ve onu vermekle başka bir canı kurtaracaksa bağışlamasına müsaade edilmiştir. Sağlık haklarından dolayı, hiç kimse sağlıksız bir yerde tutulamaz, onun üzerinde bedenini ve ruh sağlığını bozacak deney ve müdahaleler yapılamaz. Aynı şekilde, psikolojik baskı ve tehditlerle manevi işkence yapılarak ruh sağlığını bozacak davranışlarda da bulunulamaz.(Tekin, 107)

 c) Aklın  Korunması           

Kur'an'ın pek çok yerinde akıl sahipleri, düşünebilenler ve mantıklı düşünenler ve bilginler övülmektedir. Ayrıca insanın bütün yaratıklardan üstün olduğunu, Allah'ın yer yüzündeki halifeleri olduğunu, insanların takvaları ve onurları dışında  dil, cinsiyet ve etnik bakımdan birbirlerine karşı her hangi bir üstünlüğün olmadığını  ilke olarak benimsemiştir. Kur'an'ın emir ve yasakları, ortaya koyduğu delillerin tamamı, aklın ilkelerine ve insan onuruna uygun olarak  vazedilmiştir. Bu iki önemli değeri yok edecek her çeşit sarhoş edici içkiler ve ahlaksızlıklar yasaklanmıştır. Çünkü akıl ve şuur bozukluğuna uğrayan fertler, topluma kötülükten başka bir şey yapmazlar.  İslam filozofları ve kelamcıları da, tıpkı vahiy gibi aklı da önemli bir delil kabul etmişler. Hatta faziletli ve erdemli bir toplumun kurulmasında aklı ve insan onurunu temel almışlardır.

d)Neslin ve İffetin Korunması             

Bunun anlamı, bütün insan türünü korumak ve devam ettirmek, çocuklara insanların sevgi ve saygı içerisinde yaşamasını  öğretmek demektir.  Bu hak insan onurunun ve özel hayatının gizliliği hakkını da içermektedir. İslam evliliğe ve aile kurumuna çok büyük önem vermiştir. Çünkü aileyi kuran karı ve koca vasıtasıyla doğum ve üreme sağlanır, insanlar mutlu bir hayat yaşar. Bu sebeple sağlam temeller üzerine kurulmuş bir ailenin bozulmasına ve dağılmasına, onların çocuklarının ortada kalmasına müsaade etmemiş, iffetli ailelere zina ve benzeri iftiralarda bulunulmasını büyük bir suç saymıştır. Bu tür suçlara karşı, nesli ve iffeti koruyabilmek için ağır cezalar vermiştir. İslam, bir insana yapılan yersiz suçlamaları, iftira ve dedi koduları, küfür ve hakaretleri ve her çeşit onur kırıcı, saygınlığını yitirici davranışı yasaklamıştır.

e) Mülkiyetin Korunması

Kur'an'da, taşınır taşınmaz, canlı cansız malların hepsinin asıl sahibi ve kaynağı Allah olduğu yoğun bir şekilde vurgulanmaktadır. Bununla birlikte insanlara da mülkiyet hakkı verilmiş, her insanın çalıştığı kadar mal/mülk elde edebileceği bizzat ifade edilmiştir. İnsanın kendi emeğiyle helal yoldan kazandığı  bütün kazançları kutsal sayılarak onun haksız olarak elinden alınması, çalınması veya  saçıp savrulması ya da israf edilmesi yasaklanmıştır. Ancak Allah insanlara malı mülkü ve serveti dolayısıyla şımarmamasın, kibirlenmemesini ve daha çok mal kazanmak için ölçü ve tartıda haksızlık yapmamasını emreder. Çünkü dünya hayatı geçicidir. Bu sebeple malın fertler arasında adaletli bir şekilde dağıtılması, üreticilerin himaye edilmesi, genel mali kaynakların geliştirilmesi, malın haksız yere yenmemesini önlemek zorunludur. İnsanların birbirlerinin malı üzerinde, yalnız kendi rızaları  veya ticari ortaklıklar sonucu tasarrufta bulunabilirler. Haksız kazanç elde etmek yasaklanmış, kendi malından hayır için fakir ve yoksullara sadaka veya zekat olarak verilmesi emredilmiştir.            

İnsan haklarıyla ilgili bu temel prensipler, Hz. Peygamber'in insanlığa yaptığı son konuşmasında daha ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. İslam hukukunda bunlar, İslam’ın Maksatları" adıyla sistemleştirilmiştir. Her hangi bir alanda hükümler çıkarırken, bunlara ters düşülmemesine özen gösterilmiştir. Ayrıca bu temel haklara, İslam Ahlakı ve Felsefesi'nde yer verilmiş ahlaki ve felsefi bakımdan temellendirilmeye çalışılmıştır. Bu sebeple yukarıda ele alınan bu haklar sadece hukuki haklar olarak değerlendirilmemeli bunların ahlaki ve dini yönlerinin de bulunduğunun bilinmesi gerekir. Bir müslümanın, bu hakları korumasının temelinde ihlal ettiği takdirde cezalandırılacağı korkusu değil, insanlara ve Allah'a karşı ahlaki sorumluluk,  Allah rızası ve bu malın temelde Allah'ın olduğu, kendi mülkiyetinin geçici olduğu bilinci yatmaktadır.


0 Yorum - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam27
Toplam Ziyaret77359
Saat

       

   

Mezhepler Tarihine Giriş
Prof.Dr. nmez Kutlu

Dem Yayınları        

2008